Adaptasyon ve varyasyona inanmak dinen sakıncalı mı?

Değerli kardeşimiz,

Adaptasyon, bir canlının bulunduğu çevre şartlarına uyumdur.

Mesela, siz Kars’ta yazın sıcak havada hafif bir elbise ile gece dışarıda uyuyabilirsiniz. Ama kışın eksi 25 derecede aynı elbise ile dışarıda uyursanız hayatınız tehlikeye girer.

Şayet elbise dolabınızda başka elbiseniz varsa, o zaman kalın ve yünlü elbiselerle beraber palto da alırsınız, battaniye ve yatak da varsa mesele kalmaz. Bunlar yoksa ve dışarıda yatmak mecburiyetindeyseniz birkaç gün içinde ahireti boylarsınız.

İşte bitki ve hayvanlar da böyledir. Bulundukları çevre şartları değişirse, kendi dolaplarında, yani genetik yapılarında o çevre şartlarına uyumu sağlayacak tüylenme ve yağ dokularının varlığı gibi hususlar Allah tarafından verilmişse, yeni çevre şartlarına uyarak hayatlarını devam ettirirler. Bu uyuma adaptasyon denir.

Önceden o canlının genetik yapısına böyle bir yapı yerleştirilmemişse çevreye uyum sağlayamaz ve ölür. 

Varyasyona da çeşit diyoruz.

Canlılar fotokopi kâğıdı gibi birbirinin aynı değildir. Her bir insan, her bir koyun veya keçi diğerinden farklılıklar gösterir. Bu farklılıklara varyasyon denir.

Bu Allah’ın ayrı bir ikramı ve lütfudur. Herkes birbirinin aynı olsa idi, annenle teyzeni, babanla amcanı nasıl ayıracaktın?

Bilime İnanılmaz

Burada bir yanlış yaklaşım var. Bilme ile iman karıştırılıyor. Bilime inanılmaz, iman edilmez. Bilim bize sadece malumat verir.

Mesela; H2 + O = H2O (su). Bu bir bilgidir. Buna inanılmaz. İmanda kalp ile tasdik dil ile söylemek vardır.

Bir kimse Hristiyanlığı bilmekle veya Hristiyanlığı anlatmakla Hristiyan olmaz. Budizm’i bilmekle Budist olunmadığı gibi, İslamiyet’i bilmekle de Müslüman olunmaz.

Müslüman olması için onu kalben de kabul edecek aklen de doğru olduğuna inanacak.

Önemli Bir Nokta

Burada su misalinde olduğu gibi, varlıkların meydana gelişini açıklarken;

“Bunlar kendiliğinden oluyor veya tabiat yapıyor ya da kendi kendine oluyor.” dendiği zaman Allah’a ortak koşulmuş olur. Bu tehlikelidir. Çünkü kâinatta atomdan galaksilere kadar her şey doğrudan Allah’ın emir ve iradesi ve bilgisi ile olmaktadır. Atom altı parçacıklar; elektron, proton ve nötronlar da yine onun (c.c) koyduğu kanunlarla ve yine doğrudan onun izni ve iradesi doğrultusunda hareket etmektedir.

Canlıların kendi yapılarını kazanmaları ve hayatlarını kendilerinin devam ettirmeleri mümkün değildir.

Yeryüzünün en akıllı ve en şuurlu varlığı insandır. İnsanın bile ağzına aldığı bir lokmayı yuttuktan sonrasına sözü geçmiyor. Allah göze gidecek elementi göze, dize gidecek kalsiyumu da dize gönderiyor. Tersi olsa hayat bir anda tehlikeye girecek.

İnsanda ortalama 50 trilyon hücre vardır. Bir hücrede Allah 3 bin değişik reaksiyon yaratıyor. Bir saniyede insanda meydana gelecek değişiklik: 3 bin x 50 trilyon = 150 katrilyondur. Bunun bir tanesi hatalı olsa hayat tehlikeye girer.

Bütün bu hadiseler tesadüf ve tabiatla açıklanamaz.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet

Yorum gönder

You May Have Missed