Tanrı neden sessiz kalıyor, umursamıyor?

Soru Detayı

– Bir soruyla boğuşuyorum: Tanrı ve Adalet
– Bir konuda düşüncelerimi paylaşmak ve fikrinizi almak istiyorum.
– Son zamanlarda Tanrı’nın adaletini sorguluyorum. Kuran’da geçen “Ben sizi mal, mülk, korku ile sınayacağım; sabredenleri müjdele” gibi ayetler üzerine düşünüyorum.
– Bana sanki bu bir sınav değil de insanlarla dalga geçmek gibi geliyor. Dünyada bu kadar kötülük ve adaletsizlik yaşanıyor, Tanrı ise buna sessiz kalıyor. Eğer bizi umursamıyorsa, neden yarattı?
– Bu dünyada onurumuz kırılıyor, acı çekiyoruz, ama öbür dünyada cennet vaat ediliyor. Tanrı bunlara üzüldüğünü söylüyor, fakat tüm bunlara imkan veren de kendisi.
– Bu çelişkiler beni rahatsız ediyor ve kafam çok karışıyor. Bu durum dinden çıkmama neden oluyor.

Değerli kardeşimiz,

Zihninizi meşgul eden konular, yani yeryüzünde yaşanan haksızlıklar, zulümler Allah’ın adaleti, insanın anlam arayışı ve bu dünyadaki kötülüklerle nasıl başa çıkılacağı, tarih boyunca filozofların, teologların, İslam alimlerinin  ve sıradan insanların en çok üzerinde durduğu konulardandır.

Bundan dolayıdır ki Kuran-ı Kerim’in neredeyse dörtte biri adalet ve hak ile ilgilidir.

Dolayısıyla bu soruların aklınıza gelmesi, dinden çıkmanız değil insan olmanızın bir gereğidir. Zaten Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim’de insanları sık sık “Hiç düşünmez misiniz?” diye insanı düşünmeye, tefekkür etmeye, olayların hikmetini araştırmaya teşvik eder.

İslam’ın temel inancını, ancak İslam’ın bakış açısı ile değerlendirebiliriz. Yeryüzünde yaşanan kötülükler karşısında Allah’ın adaleti sorgulanacaksa, bu ancak İslam dinin temel görüşleri çerçevesinde anlaşılabilir. Çünkü ezelî ve ebedî bir zaman aralığı gibi sonsuz bir hayatı ilgilendiren bir konuyu, sınırlı bir zaman anlayışına sahip olan seküler veya materyalist bir bakış açısıyla değerlendiremeyiz.

– Peki İslam’ın insan bakış açısı nedir?

İnsan ebediyen ve sonsuzca var olacaktır. Dünya hayatı içinde yaşadığı zaman müddeti çok sınırlıdır, kısadır, geçicidir; dünya imtihan, meşakkat yeridir.

Bunun yanında insan, ilim tahsil etme yoluyla kemale ermesi, mükemmelleşmesi için kendisine akıl verilmiş, doğruyu ve yanlışı seçmesi, iradesini kullanarak özgürce karar vermesi için de irade verilmiştir.

Yaşanan acılar, sıkıntılar insanoğlunun yeteneklerini daha da artırdığı gibi, insanlığın gelişmesine de katkı sunar.

Sorunuzun cevabına gelince:

Öncelikle Cenab-ı Hak, adildir ve asla zulmetmez. Kuran-ı Kerim’de çok yerde Allah’ın adaletinden söz etmenin yanında insanları da ailelerine, çevrelerine ve her türlü işlerinde adil olmaya teşvik eder. Mesela:

“Şüphesiz ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş) iyilik olursa (Allah) onu katlar (kat kat artırır) ve katından büyük bir ödül verir.” (Nisa, 4/40)

“Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve yakın akrabanızın aleyhinde bile olsa, Allah için doğru dürüst şahitlik yaparak, adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun!”(Nisa, 4/135)

Dünya Hikmet Yeridir, Mucizeler Yeri Değildir

Bununla beraber İslam’a göre burası bir imtihan dünyasıdır ve her şey “âdetullah” denilen belirli kanunlar çerçevesinde hikmetle işler. Bu kanunlar herkes için geçerlidir.

Mesela, soğuk üşütür, ateş yakar. Çalışan kazanır çalışmayan kaybeder. Deprem, sel veya diğer doğal felaketlerde insanın özgür iradesi ile yaptığının veya yapmadığının, eksik yaptığının karşılığını görür.

Burada her şey mucizeye bağlı olsa, yani insanlar korunmuş olsa, soğuğa çıplak çıkan donmasa, sele karşı önlem almayan akıntıya kapılmasa, depremde çürük evler yapanlar enkazın altında kalmasa dünya hayatının anlamı olmaz, düzeni kalmaz, insanoğlu gelişmez, gelişme ve korunmak için çaba sarf etmez, buluşlar yapmaz.

Dolayısıyla Allah’ın âdetlullah kanunları, bir kısım insanlar zarar görse de insanlığın faydasınadır, yaşanan olumsuzlukların sorumlusu insandır, Allah’ın adaletsizliği değil.

Yani burada kendisini koruyanın hayatta kalması, korumayanın, önlem almayanın zarar görmesi adalettir, zulüm değildir. Nasıl derslerine çalışmadığı için sınıfta kalan, imtihanlarını veremeyen, okuldan atılan bir öğrenci karşısında öğretmene adaletsizlik ediyor demiyorsak, imtihan dünyasında hayatın kurallarına uymayanların da zarar görmesi Allah’ın adaletsizliği değildir.

Allah’ın Adaleti Sonsuz Bir Hayat İçinde Gerçekleşir

Seküler ve materyalist anlayış, Allah’ın adaletini değerlendirirken insanların bir kısmının sadece kısa dünya hayatında çektiği acılardan yola çıkar. İslam ise, dünya hayatında çekilen acılara, sonsuz senelik bir hayatın milyarda birinden daha kısa bir zamanda çekilen acılar olarak görür. 

Cenab-ı Hak, kısacık dünya hayatında acıya ve sıkıntılara maruz kalanlara, -nedeni ne olursa olsun- ister kendi hatasının sonucu olarak, isterse de elinde olmayan nedenlerden dolayı acı çekenlere, sabretmek şartıyla, ebedi bir hayatta büyük ikramlar vadediyor.

Kısacık, belki bir dakika, belki de bir saatlik bir acıya karşılık sonsuz sene mutlu bir hayat vermek, o kişiye zulüm değil, çok büyük bir ikramdır.

Siz Bu Süreçte Neler Yapabilirsiniz?

Bu sorular, sizin anlam arayışınızın bir parçasıdır. Kendinizi suçlamayın; bu, imanınızı kaybettiğiniz anlamına gelmez. İnanç bazen araştırarak, sorular sorarak, hikmetini merak ederek yeniden güçlenir. Çünkü bazen, anlamak için önce sormak gerekir.

Belki de bu süreç, inancınızı daha bilinçli bir temele oturtmanıza yardımcı olur.

Kendinize zaman tanıyın ve bu sürecin bir parçası olarak farklı kaynaklara, düşüncelere açık olun. Farklı yorumlara bakın. Kuran’daki ayetlerin farklı tefsirlerini okuyarak yeni bakış açıları kazanın. İslam felsefesindeki “kader ve özgür irade” tartışmaları bu konuda derinlemesine bilgi sunabilir.

Bu çerçevede Risale-i Nur eserlerini okumanızı veya okuyan kişilerle diyaloğa girmenizi de tavsiye ederiz.

İlave bilgi için tıklayınız:

– Savaşçı melekler şimdi niye yok, Uhud savaşında neden yardım …

– Allah neden bana acımıyor?

– Rabbim beni sevmiyor ve beni unuttu?

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet

Yorum gönder

You May Have Missed