İnsan kendini korumak için birini öldürürse günah mı?
Soru Detayı– İnsan kendini korumak için birini öldürürse veya namusunu korumak için intihar ederse günaha girmiş olur mu?
Değerli kardeşimiz,
İslam’da meşru müdafaa hakkı vardır. Can, mal, din, akıl, ırz/namus gibi değerlerin korunması, bunlara saldırılmaması konusu, bütün semavî dinlerin öncelikleri arasında yer alan evrensel prensiplerdir. İslam’da bunları savunurken, canından olanların şehitlik derecesi gibi bir mükâfat kazanacakları da söz konusudur.
Böyle önem arz eden ve mahremiyetleri bulunan bu değerleri savunurken, karşı tarafı engellemek esastır. Ama bunun yanında “ehven-i şer” diye bir kavram da vardır. Yani en az zararla kurtulmaya çalışmak her zaman gözetilmesi gereken bir prensiptir. Buna göre, kişi kendini savunurken, mecbur olmadığı sürece karşıdaki adamı öldürmeye çalışmamalıdır. Örneğin, vurmaktan başka çare kalmamışsa, önce öldürmeyen yerlerine, bacaklarına veya silah tutan ellerine vurmalıdır. Ama her şeye rağmen, eve girmiş, hırsızlık etmeye, gasp etmeye çalışan veya ev sahibinin canına, namusuna tecavüz etmeye yeltenen kimse, bu çatışmada ölürse, bundan savunmaya mecbur bırakılmış kişi sorumlu değildir.
Sorunun ikinci şıkkına gelince, bunu da iyi düşünmek gerekir.“Ehven-i şer”kavramı burada da geçerlidir. Yani zorunlu hallerde, günah olan iki seçenekten birini tercih etmekle karşı karşıya kalan kimse, İslam açısından suçu en hafif olanı tercih etmesi gerekir.
Buna göre, namusunu kirletme ile intihar etme arasında kalmış bir kimsenin durumu da bu prensip doğrultusunda çözülebilir. Aslında bu durum gerçekten çok vahim ve dramatiktir. Ne var ki, biz “Hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda edilmez.” prensibi doğrultusunda, duygularımızı bir kenara iterek karar vermek durumundayız.
Kanaatimizce, burada intihar etmek daha ağır bir suçtur. Çünkü;
a. İslam’da haksız yere adam öldürmek, zina yapmaktan daha ağır bir suç kabul edilmektedir. İntihar da bir katildir. Ve tövbe imkânı olmayan bir katildir.
b. İyi veya kötü işlerin yapılmasındaki sorumluluğun oluşmasında, insanın özgür iradesinin devrede olup olmaması, büyük önem arz etmektedir. Buna göre, kendi iradesi dışında zorlandığı bir suçu, iradesiyle yapacağı intihar suçuna tercih etmek gerekir.
c.“Kalbi iman ile mütmain olduğu halde inkâra zorlanan kişiden başka, imanından sonra kim Allah’ı inkâr edebilir. Ancak kalbini inkâra açan kimseler ise, Allah tarafından gazaba uğratılacak ve onlar için büyük bir azap olacaktır.”(Nahl, 16/106)
mealindeki ayette görüldüğü üzere, küfür ve inkâra zorlanan kimse, mazur kabul edilmekte, kalbindeki imanı, diliyle açıklamaya zorlandığı küfür ve inkârcılıktan zarar görmeyeceği garantisi verilmektedir. Oysa, küfür ve Allah’ı inkâr suçu karşısında her günah küçük kalır.
Dikkat edilirse, buradaki mazeret, işkence, eziyet ve ölüm korkusudur. Rahman ve Rahim olan Allah, yarattığı mahluklarının tahammül kapasitesini en iyi bilir. O raddeye geldiğinde, kişiye “İnkâr etme! İntihar et!” demiyor. Bilakis, “İman dolu kalbini temiz tuttuktan sonra, dil ile yapacağın inkârdan dolayı sana bir vebal yok.” diye buyuruyor.
Rivayetlere göre, bu ayet, Hz. Ammar (ra) hakkında inmiştir. Müşriklerin işkencelerine dayanamayan Hz. Ammar, küfür ve iknâcılıkla ilgili tekliflerini kabul etmiş görünür ve diliyle onları söyler. Ancak duyduğu sıkıntıyı Hz. Peygamber (a.s.m)’e açar. O da: “Onları söylerken kalbin iman noktasında sağlam mıydı?” diye sorar. Ammar “Evet, kesinlikle…” deyince, Hz. Peygamber (a.s.m), “O halde bundan sonra da öyle işkencelere maruz kalırsan, yine istedikleri sözleri dilinle tekrarlayabilirsin.” diyerek onu rahatlatır. (bk. İbn Hacer, XII, 312). Sonra Yüce Allah da ayetini indirerek elçisinin sözlerini pekiştirir.
İlave bilgi için tıklayınız:
– Meşru müdafaa nedir? Meşru müdafaa halinde adam öldürmenin hükmü nedir?
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Yorum gönder