Alacak senedini yırtan sahabi kim?
Soru Detayı– Müslim’de, Zühd ve Rakaik kitabında, Ebû’l-Yüsr Kıssası diye bir bir konu var. Burada geçen olay nedir, nasıl olmuştur, alacak senedini niçin yırtmıştır, bu sahabi kimdir?
Değerli kardeşimiz,
Alacağından vazgeçen ve bağışlayan bu sahabi, soruda da ismi geçen Hz. Ebu’l-Yüsr’dur.
Borçlunun yoksul olduğunu ve ödeme imkanı olmadığını beyan etmesi üzerine alacağından vazgeçip senedi yırtmıştır.
Uzun olan bu rivayetin ilgili kısmı şöyledir:
Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit, şöyle demiştir:
Ben ve babam bilgi edinmek için Ensar’dan şu kabileye –vefatlarından önce- çıktık. Bize ilk rastlayan Resulullah’ın aleyhissalatü vesselam sahâbisi Ebu’l-Yüsr oldu. Beraberinde bir de hizmetçisi vardı ki, elinde sahifelerden müteşekkil bir bohça vardı. Ebu’l-Yüsr’un üzerinde çizgili bir elbise ile bir maafir kumaşı vardı. Hizmetçisinin üzerinde dahi çizgili bir elbise ile maafir kumaşı vardı. Babam kendisine:
– Ey amca! Ben senin yüzünde bir kızgınlık alâmeti görüyorum, dedi. Ebu’I-Yüsr:
– Evet, benim Benî Haram kabilesinden filan oğlu filânda alacağım vardı. Ailesine gelerek selâm verdim ve “O burada mı?” diye sordum.
– Hayır, dediler. Yanıma büluğa yaklaşmış bir oğlu çıktı. Ona:
– Baban nerede, diye sordum.
– Senin sesini işitti de annemin yanına saklandı, dedi.
– Yanıma çık! Nerede olduğunu öğrendim, dedim. Bunun üzerine çıktı.
– Benden saklanmaya seni sevkeden nedir?
– Ben, vallahi sana anlatayım. Sonra sana yalan söylemem. Vallahi seninle konuşup da sana yalan söyleyeceğimden, sana vadedip sözümden döneceğimden korktum. Sen Resulullah aleyhissalatü vesselamın sahabisi idin. Ben vallahi yoksulum.
– Allah aşkına mı?
– Allah aşkına.
– Allah aşkına mı?
– Allah aşkına.
– Allah aşkına mı?
– Allah aşkına.
Bundan sonra adam senedini getirdi, onu eliyle yırttı. Müteakiben şunu söyledi:
Ödeyecek bir şey bulursan bana öde! Yoksa sana helal olsun. Şu iki gözümün görmesiyle (iki parmağını iki gözünün üzerine koydu) ve şu iki kulağımın işitmesiyle, şu kalbimin bellemesiyle (kalbinin damarına işaret etti).
Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselamın “Her kim bir yoksula mühlet verir yahut borcunu bağışlarsa, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir.” dediğine şahit oldum.
Ubade demiş ki: Ben de kendisine:
– Ey amca! Hizmetçinin çizgili elbisesini alsan da ona kendi maafirini versen yahut onun maafirini alsan da kendi çizgilini ona versene, bu suretle senin üzerinde bir hülle, onun üzerinde de bir hülle olurdu, dedim. Bunun üzerine başımı sıvazladı ve;
– Allah’ım! Buna bereket ver. Ey kardeşim oğlu! Aleyhissalatü vesselam “Onları kendi yediklerinizden doyurun ve giydiklerinizden giydirin!” buyururken, şu iki gözüm görmüş, şu iki kulağım işitmiş ve şu kalbim bellemiştir. (Kalbinin damarına işaret etti.) Dünya malından ona vermem kıyamet gününde benim hasenatımdan almasından, benim için daha ehvendir, dedi.(2)
İmam Nevevi bu hadis rivayeti için açık bir tashih yapmamakla beraber, ifadelerinden bu rivayeti sahih gördüğünü göstermektedir.(3)
Nitekim Muhammed Fuad Abdulbaki de Nevevi’den istifade ederek kendi şerhinde bu hadis rivayetinin sahih olduğunu bildirmiştir.(4)
Borç veren, ödeme zorluğunda mühlet tanıyan ve sonunda alacağını bağışlayan üç kat ayrı ayrı sevap alır.
İnsanların birbirleriyle yardımlaşma yollarından birisi de borç alıp-borç vermektir. Borç vermeyi dinimiz teşvik etmiş ve bu eylemi sevap olarak nitelendirmiştir. Buna karz-ı hasen diyoruz. Yüce Allah (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Eğer Allah’a (rızası uğruna) borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.”(5)
Kısacası, sırf yardım etmek gayesiyle, faizsiz, karşılıksız, menfaat beklemeden Allah rızası için maddi sıkıntı içinde bulunanlara verilen borca karz-ı hasen denir. Allah için borç verenlerin bağışlanacağı ve sevaplarının da kat kat olacağını ayetlerden ve hadislerden öğrenmekteyiz.
Allah Teala, eğer borçlu dara düşerse mühlet vermemizin, duruma göre tamamen bağışlamamızın daha hayırlı olacağını haber verir:
“Eğer borçlu darlık içinde ise, eli genişleninceye kadar ona mühlet vermek gerekir. Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadaka saymak sizin için daha hayırlıdır.”(6)
İşte sahabi Ebu’l-Yüsr de dinimizin bu tavsiyesine uymuş, darda olan birindeki alacağını bağışlamıştır.
Kaynaklar:
1) İsmi Kab b. Amr’dir. Yirmi yaşında iken Bedir Gazasına iştirak etmiştir.
2) bk. Müslim, Zühd, 74, hno: 3006.
3) bk. Şerhu Müslim, 18/134-135.
4) bk. Müslim, a.g.y, Tâlik.
5) Teğabun 17.
6) Bakara, 2/280.
Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet
Yorum gönder